Page 81 - Kırklareli İl Millli Eğitim Müdürlüğü
P. 81
Emel’in içine bir huzursuzluk düşmüştü. Normalde her sene
yaz tatilini iple çekerdi ama şu anda yaz tatilinin gelmesini
istemiyordu. Emel, bu haber üzerine çok karamsarlaşmıştı ama
yine de en kötü bir durumda bile olumlu yönler bulabilen bir
çocuktu. Yaz tatilinin gelmesine daha var, dedi. Sırf anne ve
babasını üzmemek için. Yine evden çıkıp Evrentepe’nin yolunu
tuttu. Defne ve Ceren henüz gelmemişlerdi. Yemyeşil çimenlere
sırt üstü uzanıp hafiften beliren yıldızları seyretmeye başladı. Bu
ortamda hayallere dalmak güzeldi. Belki İstanbul’da gerçek bir
teleskop da bulabilirdi. Daha önce hiç İstanbul’a gitmemişti.
İstanbul’un nasıl bir yer olduğunu hayal etmeye çalıştı. Derken
düşünceleri tekrar gökyüzüne kaydı. Acaba gökyüzünde ne kadar
yıldız vardı? Dünya’dan başka kaç gezegen vardı ya da içinde
hayat olan başka gezegen var mıydı? Eğer varsa orada
yaşayanların da bunun gibi dertleri var mıydı? Diğer gezegenlerde
döngü nasıl ilerliyordu? Mesela Merkür’ü Romalılar, hızlı yürüyen
tanrılarından esinlenerek isimlendirmişler. Demek ki Merkür, hızlı
bir gezegendi. Bütün gezegenlerden daha hızlı dönen bu
gezegende yaşasaydı işler kesin hep hızlı ilerlerdi ve belki bir değil
birkaç defa taşınmak zorunda kalırdı İstanbul’a. Bu da hiç hoş
olmazdı. Gökyüzüne bakarken Venüs’ü, Çobanyıldızı’nı bulmaya
çalıştı. Bir an bir çobanın onu fark edip bu adı verdiğini düşünse
de gerçekte eski Yunan düşünürleri, ona bu adı vermişti çünkü
doğaüstü bazı güçleri olduğu düşünülüyordu. Belki de gerçekten
öyleydi.