Page 21 - Kırklareli 81 Çalıkuşu Ekim 2022
P. 21

AKIL HASTANESİ


              -Nazife, çayı koydun mu kız?
             -Tamam, Müslüme! Kırk oldu, soruyorsun, yeter!
                                    -Tamam, kız! Ne bağırıyorsun?
                              Nazife ve Müslüme’nin bağırışları yüzünden Reyyan, güzellik uykusundan uyanmak zo-
                                 runda kalmıştı. Yarı uyanık, yarı sinirli halde o da bu bağırışlara katıldı.
             -Ne bağırıyorsunuz ayol! Görmüyor musunuz? Uyuyoruz burada.
                                -Ayol sen de Reyyan! Alemsin! Görmüyor musun? Saat kaç oldu? Kalk artık.
                              -Sana ne Nazife! Acaba ben sana mı soracağım ne zaman uyanacağımı?
                              Nazife, öfleye püfleye bahçeye indi. Onun arkasından Şerife girdi içeri yanında iki gö-
                                  revliyle beraber. Şaşkın şaşkın etrafına bakınıyordu. Neler olduğunu anlamaya   çalışı-
           yordu. Reyyan:
             -Aaaa! Yok artık! Yine mi? Gitti bunun kafa! Şerife:
                              -Neredeyim ben? Siz de kimsiniz? Ne arıyorum ben burada?
                               Şerife, Reyyan’ın alaylı bakışlarından ürkmüş olmalı ki hem yutkunuyor hem de adım-
                                  larını geriye doğru atıyordu. Reyyan:
             -Korkma, yemem ben seni ama sen bizi yer misin, bilmem.
                              -Ne yemesi bee! Uzak durun benden pis uzaylılar!
                               Müslüme, gözlerini devirdi ve yatağına geri döndü içinden Şerife’ye söylenerek. Rey-
                                  yan da yatağına gidecekti ki bir an duraksadı ve gözlerini bahçeye dikti. Nazife, bahçe-
           de basketbol oynuyordu diğer kızlarla.
              -Eee! Bu kız dışarıdaysa çay ne oldu? Aman Allah’ım çay! Çayı unuttu aptal!
                               Reyyan, çaya doğru koştu ve ocağı söndürdü. Çaydanlığın içine baktı ve hayal kırıklığına
                                  uğradı. Nazife, çaydanlığı ocağa koyarken su koymayı unutmuştu.


              -Ben de Nazife’nin akıllı olduğunu sanırdım. Sonuçta burası akıl hastanesi.

            Bakmayın bugünün hareketli geçtiğine. Bu akıl hastanesinde pek de macera yaşanmaz.
                               Çok sıkıcı ve bunaltıcı bir hayatı var buranın sakinlerinin. Ferah denilemeyecek bir bah-
            çesi, küçük bir yemekhanesi, pek de kullanılmayan bir spor salonu ve hamamı var bu
            akıl hastanesinin. Evet, aslında bu saydıklarım yeterli sayılabilir ama kahramanlarımız
            genelde yaşlı olduğu için pek de onlara hitap eden şartlara sahip değil burası. Şerife, bu-
            ranın tek eğlence kaynağı. Durmadan uzaylıların varlığını kanıtlamaya çalışır. Onun için
            burası bir çeşit uzay gözlemevi gibi. Kendi evindeyken de aynı takıntıları varmış ve ailesi
            bu durumdan fazlasıyla rahatsızmış. Ailesi, onu bu takıntıdan kurtarmaya çalışmış. Ona
            uzaylıların gerçekte var olmadıklarıyla ilgili ne diller dökmüşler ama Şerife’yi inandırama-
            mışlar. Aksine, o da ailesine kendi kanıtlarını öne sürüyor, uzaylıların varlığıyla ilgili uzun
            uzun açıklamalar yapıyormuş. Bu durum yıllarca böyle devam etmiş. Hatta bir gün Nasa
            ile iletişime geçmeye çalışmış. Onu pek ciddiye almamışlar ve dalga geçmişler. Şerife yine
            de pes etmemiş ve çalışmalarına devam etme kararı almış. Ailesi bakmış ki olacak gibi
            değil, onu akıl hastanesine göndermişler. Şerife, akıl hastanesinin en genç bireyi.

           Diğer kahramanımız Müslüme’yse zengin bir ailenin şımarık kızıymış. Sürekli kendi iste-
           diği olsun diye uğraşan ve istediği çoğu şey, ailesi tarafından karşılanan bir kızmış. Ailesi-
           nin sözünü pek dinlemezmiş ve çok para harcarmış. Geç saatlere kadar dışarıda dolaşır,
           sabaha karşı eve gelirmiş. Bir gün kötü bir kaza geçirmiş. Şöyle: Bir gün gecenin bir yarısı
           evden çıkmış ve alkollü bir şekilde dışarıda dolaşıyormuş. Bir yandan deli gibi gülüyor, bir
           yandan da abuk subuk konuşuyormuş. Evinin yolunu unutmuş ve ıssız sokaklara girmiş.





                                                                                                               21
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26